PANDEMİ DÖNEMİNDE İZLENMESİ GEREKEN FİLMLERDEN BİRİ ; 7. KOĞUŞTAKİ MUZİCE


7. KOĞUŞTAKİ MUZİCE 

 Son zamanlarda pandemi döneminden dolayı evde kaldığımız bu süre zarfında film arşivinde dolanırken buluyoruz. Şu sıralar gündemde olan bir filme dikkat çekmek istiyorum. 7. Koğuştaki Mucize. Film, Güney Kore yapımı ‘Miracle in Cell No. 7’ isimli yapımdan ülkemizde 80’li yıllarda yaşanan şartlara uygun olarak senaryolaştırılmıştır. 

 Bu film hem kurgusallık hem de gerçekliği iç içe işlemiştir. O dönemin olaylarından yola çıkılarak yapılan bir film olduğu için kurgu gibi görünüp gerçeklikle aynıdır. Medya da gerçeklik kurgusunda genel olarak bizim başımıza gelmediği için kurgu zannederiz. Klasik bir yapı vardır ‘ancak filmde olur, böyle şeyler filmde olur ‘gibi dilimize yerleşmiş cümleler vardır. Fakat çoğunluk bu olayın olma ihtimalini düşünmez o yüzden bize yansıtılanın tamamı gerçek değil kurgu olarak gelir.Bazı insanlar filmi film için izler bazıları da eleştiri ya da o filmden ne kapabilirim şeklinde izler. Mesela bu film için konuşacak olursak  babası polis,  hakim, savcı, asker olan birisi farklı bir bakış açısıyla izler, baba olan biri çocuğu için belki aynı olayı sıkı yönetim komutanı gibi düşünür. Bu yüzden insanların yaşayışı, bilgi durumu, çevresi ve aile durumu yüksek oranda filme bakış açısını yönlendirir. 

 Filmde dikkat çeken bir diğer unsurda idam cezalarıdır.İdam cezalarında suçsuz insanlarında ceza alabilme ihtimallerine karşı idam cezasına karşı bir kamuoyu oluşturulmuş. 2002 yılında kaldırılan idam cezası tekrardan gündem olduğu günlerde karşıt bir fikir olarak oluşturulan kamuoyu ile mevcut hükümetin idam cezası talebine karşı olan sessiz duruşundan yola çıkarak bu konu hakkında olan pasif tutumlarını bir destek oluşturmuştur. Kasaba da sıkıyönetim komutanı ne derse o oluyor kimse ondan izin çıkmadığı sürece bir şey yapmıyor. Filmde komutan çocuklarını okuldan alırken ve bırakırken askeri araçla alıyor ve çocukları da babası gibi insanlara yüksekten bakıyorlar. Bu iki olayda da alt üst kavramını net bir şekilde medya gösteriyor. Geçtiğimiz yıllarda özellikle muhalefet ile hükümet arasında geçen, muhalefetin hükümeti ‘Askeri vesayeti bitirdiniz’ sözleriyle eleştirdiğine şahit olmuştuk. Mevcut gündemi işgal eden bir konu olmamakla beraber filmdeki bazı sahneler bana bu konuda muhalefetin savunucusuna karşı bir tutum oluşturduğunu hissettirdi. Filmde geçen (albayı hedef alarak) ‘o albay, yani Allah o’ repliği ile albayın Memo’ya karşı kişisel kin gütmesini ve şahsi-fevri tutumlarıyla beraber askerin rütbe kapsamının genişliğini olumsuz anlatan bir algı oluşturarak mevcut hükümeti destekler bir tutum hissettirdi.

 Filmin değersel mesajı o dönemlerde en üstte kim varsa onun lafının geçtiği, haklı ya da haksız olsa bile en üstteki kimse onun istediği olur. Bunun için çoğu insan belki o dönemde gözden çıkarılmıştır. Kendi hayatında yaptığı hatalardan dolayı başkasının hayatını kurtarmak için kendi hayatını feda etmek. Alt üst kavramın o dönemde çok önemli olduğu altta olan birinin kendini savunamamasını insanlara göstermek  ve her insanın aynı değerde olduğu ki filmde Memo yarım akıllı olarak gösterilse de çoğu üst kademe olan burjuva sınıfından çok daha anlayışlı olduğu vurgulanır.

 Geçmişteki anılardan haberdar olmak isteyen, baba kız ilişkisini imrenerek izlemek isteyen ya da o zamanki dönemlerin nasıl olduğuna dair yorum katmak isteyen kişiler için izlenmesi ideal bir filmdir. Hangi yaşta olursak olalım mucizenin varlığını bir şekilde görmekteyiz. Şu zamanlarda evde
olmanın aslında bizim için mucize olduğu gerçeği gibi. 

Yorumlar