ALGIYI ETKİLEYEN FAKTÖRLER NELERDİR ?



ALGIYI ETKİLEYEN FAKTÖRLER



 Durumsal faktörler; zaman, iş ortamı ve sosyal ortamlardır. Algılayıcıda ki faktörler; tutumlar, motifler, ilgi, deneyim ve beklentidir. Hedef faktörler; yenilik, hareket, ses, boyut, arka fon ve yakınlıktır. Bu 3 faktör algıyı oluşturur.Çevreden bilgi alabilmek için duyu organları, duyusal girdileri alan ve duyusal bilgileri beyne ileten duyusal sistemin bir parçasıdır.

1- Seçici Algı: Çok miktarda bilgi alıyoruz. Bu nedenle, gördüğümüz her şeyi saklamak imkansızdır. Bizimle ilgili olan her şeyi gözlemleme fırsatı bulamadığımız için seçici algı ile meşgul oluruz.Seçici algı, bakış açılarımızı destekleyen bilgileri seçme eğilimindedir. Bireyler genellikle kendilerini rahatsız hissettiren veya bakış açılarını tehdit eden bilgileri görmezden gelirler.

Seçici algı, uyaranın kendisinden ziyade bireyin tutumlarından, ilgi alanlarından ve geçmişinden daha fazla etkilenme eğilimindedir.

2- Stereotip: Stereotip, bir grup insan hakkında bir genellemedir. Birini ait olduğu grubu algılamamız temelinde yargıladığımız zaman ortaya çıkar. Stereo türler, diğer insanlar hakkındaki bilgileri uygulanabilir bir düzeye indirir ve bilgileri derlemek ve kullanmak için etkilidir.

 Çekicilik, güçlü bir stereo türüdür. Çekici bireylerin de sıcak, kibar, duyarlı, dengeli, sosyal, dışa dönük, bağımsız ve güçlü olduğunu varsayıyoruz. 

 Örgütlerde, cinsiyet, yaş, uyruk vb. Temelli stereo türleri temsil eden yorumlarda yer almaktadır. Algısal bir bakış açısından insanlar bu stereo türünü görmeyi beklerse algılayacakları şey stereotiptir.

3- Hale Etkisi: Kişi tek bir kategoriye göre algılanırsa hale etkisi altında olur.

 İstihbarat, sosyallik veya görünüm gibi tek bir karakteristiğe dayanan bir bireylerde hale etkisi etkindir. Hale etkisinin çalışma eğilimi rastgele değildir. Araştırmalar, algılanacak özelliklerin davranışsal açıdan belirsiz olduğu, özelliklerin tonlar üzerinde ahlaki olduğu ve algılayıcının sınırlı deneyime sahip olduğu özellikleri değerlendirdiğinde en aşırı olacağının muhtemel olduğunu göstermektedir. 

4- İlk izlenim hatası: Bireyler ilk izlenimlere büyük önem verirler. İlk izlenimler kalıcı izlenimlerdir. Bir kişi hakkında ilk olarak ne algıladığımızı hatırlama eğilimindeyizdir. İlk izlenim hatası, ilk algılara dayanarak bir birey hakkında kalıcı görüşler oluşturma eğilimi anlamına gelir. İlk izlenim önemlidir. Örneğin İlk iş görüşmesi gibi. 

5- Kontrast Etkisi: Çevreyle kontrast oluşturan uyarıcıların renk, boyut veya olağan dışı olan diğer faktörlerden  kaynaklanabilir.  Örneğin, bir çift koltuk değneği ile sokakta yürüyen bir adam, sıradan bir adamdan daha fazla dikkat çekiyor. Kontrast etkisi, bir kişinin son zamanlarda karşılaşılan ve aynı özellikler üzerinde diğer insanlarla yapılan karşılaştırmalardan etkilenen özelliklerinin değerlendirilmesidir. 

 "Kontrast" ilkesi, temelde, arka plana karşı öne çıkan ya da iyi beklediği şey olmayan dış uyaranların dikkatlerini aldığını belirtir. 


6- Projeksiyon: Bize benzer olduklarını varsayarak başkalarını yargılamak kolaydır. Kişinin kendi özelliklerini diğer insanlara atfetme eğilimine projeksiyon denir. Temel atfetme  hatasıdır.

 İzdüşüm, başkaları hakkında yapılan algıları bozabilir. İnsanları gerçekte olduklarından daha homojen olarak görme eğilimindedirler.

7- Örtük Kişilik Teorileri: İnsanların nasıl göründüğü ve davrandığı hakkında  teorilerimiz vardır. Bu teoriler algılarımızı düzenlememize ve sürekli yeni bilgiler  kısayollar almamıza yardımcı olur. 

 Örtük kişilik teorisi, insanların nasıl davrandığına dair  teorilerimize dayanan diğer insanlar hakkında oluşturulan görüşlerdir. Örneğin; kadınların erkek işlerini yapamayacağı düşüncesi ile mühendislik bölümlerinin tercih etmesinin yanlış bir görüş olduğu gibi.  Bu örtük kişilik teorileri engellerdir, çünkü mevcut olduğunda yeni bilgileri alma yeteneğini sınırlarlar.

8-Kendini Gerçekleştiren Kehanetler: Kendini gerçekleştiren kehanetler, insanlarla ilgili beklentilerimizi karşılayacak şekilde etkilediği durumdur. Kendini yerine getiren kehanet, Yunan mitolojisinde bu arzu için dua ettiğinde canlanan bir kızın heykelini oymuş ve kabul edilmiş bir heykeltıraştan sonra adlandırılan Pygmalion etkisi olarak da bilinir. Örneğin, bir yöneticinin kuruluş içinde çalışanlara koçluk ve danışmanlık vermek ya da zorlu görevler vermek, bireyi başarı için yetiştirmek için çok fazla zaman harcaması kendini gerçekleştiren kehanetlerdir.

Yorumlar